Geçtiğimiz haftasonu soluğu Urla’da aldık. Urla’nın İzmir’e bu kadar yakın olmasına rağmen kalabalıklara boğulmamış, sakin, huzurlu sokakları, muhteşem doğası ve lezzetleri ile keşfetmemiş olanlar için gittiklerinde bu keşifleri için çok sevineceklerine hiç şüphe yok. Hele bir de şarapseverseniz, Urla’ya gelmişken mutlaka Urla Şarapçılık’ın yüzlerce dönüm bağın ortasına konumlanmış tadım atolyesine de uğramadan dönmeyin. Hatta sadece Urla Şarapçılık’a gelmek üzere özel olarak programınızı yapın, emin olun iyi ki gelmişiz diyecek, büyük mutlulukla ayrılacaksınız.
İnce bir zevke sahip mimarisi ile fabrika ve tadım atolyesinde kısa bir tur yaptıktan sonra, şaraplarımızın tadımına geçtik.
Chardonnay 2011 ile tadıma başladık. Beyazların kraliçesi denilen Chardonnay, burunda meyvemsi aromaları, damakta bıraktığı ferahlatıcı lezzeti ve beklentileri karşılayan finish’i ile bahar ve yaz aylarında yudumlanacak çok hoş bir beyaz olmuş.
Chardonnay’in ardından sırada Sauvignon Blanc var:
Beklentimiz, Chardonnay’den sonra Sauvignon’un sadece tatminkar olacagı yönündeydi, ne de olsa Chardonnay beyazların kraliçesi olarak anılıyordu. Ancak müthiş bir sürpriz meğer bizi bekliyormuş:
Sauvignon Blanc’ın burunda başlayan yumuşak tonlardaki şeftali ve nektarin kokuları size sanki neşeli ve ahenkli bir Latin parçasını çağrıştırıyor ( benim kulağıma çalınan parça İbrahim Ferrer’in sesinden bir Buona Vista Social Club parçası, Amor de Loca Juventud oldu
), içinize şimdiden yaz sıcaklığı getiriyor. Damakta da aynı hoşluk, uzun bir zevk ile devam ediyor, asiditesinin biraz yüksek olması, rahatsız etmek bir yana, damağınızda yarattığı ferahlama ile tam da beklentilerinizi karşılıyor.
Hiç beklemeden, havaların ısındığı ilk bahar gününde keyifle yudumlanacak harika bir şarap yapmış Urla Şarapçılık…
Tadacağımız son beyazımız Bornova Misketi’nden yapılan ve geçtiğimiz yazın en sevilen dömisek lezzeti olan Symposium. Symposium burundaki gül, tatlı kavun, şeftali ve bal gibi lezzetli tatların yarattığı aromayı dömisek yapısı ile damakta da devam ettiren, çok zarif bir şarap. Şarap Dostları Kulübü’nden de Büyük Altın kazanan bu şarabı 6-8 derecede ılık bir havada zevkle yudumlayabilirsiniz.
Kırmızılarda sırası ile Tempus 2009, Vourla 2009 ve Nero D’avola’yı tattık. Urla Şarapçılık’ın bağ sorumlusu Cansu Hanım’a da belirttiğimiz gibi, bu 3 kırmızı da kaliteleri ile birbiri ile yarışan, üst kalibrede şaraplar.
Tempus, burunda önde karamel ve çikolata ve ardından gelen orman meyveleri ile kuvvetli bir yapıya sahip olduğunu belli ediyor. Damakta da tanenleri güçlü, meşe tadı belirgin ve karakterli bir şarap olduğunu ortaya koyuyor.
Vourla 2009′da ön burunda baharatsı kokular ve siyah erik kokuları ile başlayan lezzet, damakta da yogun tanenli ve hafif meşe tadı vererek devam ederken, bu tonlar meyve aromaları ile birleşiyor.
Tüm bu lezzetlerden dilediğinizi Sensus Şarap Butikleri’nde de bulabilir, keyifle yudumlayabilirsiniz.
Güzel bir hafta olması dileğiyle…







