Geçtiğimiz haftasonu soluğu Urla’da aldık. Urla’nın İzmir’e bu kadar yakın olmasına rağmen kalabalıklara boğulmamış, sakin, huzurlu sokakları, muhteşem doğası ve lezzetleri ile keşfetmemiş olanlar için gittiklerinde bu keşifleri için çok sevineceklerine hiç şüphe yok. Hele bir de şarapseverseniz, Urla’ya gelmişken mutlaka Urla Şarapçılık’ın yüzlerce dönüm bağın ortasına konumlanmış tadım atolyesine de uğramadan dönmeyin. Hatta sadece Urla Şarapçılık’a gelmek üzere özel olarak programınızı yapın, emin olun iyi ki gelmişiz diyecek, büyük mutlulukla ayrılacaksınız. İnce bir zevke sahip mimarisi ile fabrika ve tadım atolyesinde kısa bir tur yaptıktan sonra, şaraplarımızın tadımına geçtik. Chardonnay 2011 ile tadıma başladık. Beyazların kraliçesi denilen Chardonnay, burunda meyvemsi aromaları, damakta bıraktığı ferahlatıcı lezzeti ve beklentileri karşılayan finish’i [...]

Her yıllandırılmış şarap iyi şaraptır demek yanlış bir saptama olur. Öncelikle şunu belirtmiş olalım ki dünyada üretilen şarapların %98′i yıllandırılmadan tüketiliyor. Çünkü bu şarapların çoğu üretildiklerinde içime hazır durumda oluyorlar. Yıllandırılan sarpaların da çok büyük bir kısmını kırmızı şaraplar oluşturuyor. Şarapların yıllandırılma amacını, içindeki alkol, tanen, asidite gibi ögelerin içime en uygun anını yakalamak oluşturuyor. Bu nedenle almış olduğunuz şarap zaten içime en uygun koşullarında ise, onu yıllandırmak aromasını ve tanen, asidite dengesini damakta daha keyif verici kılmak yerine, tam tersine negatif etkileyecektir. Napa Vadisi’ndeki en unlu şarap üreticilerinden biri olan Robert Mondavi Vineyards’i ziyaret ettiğimiz sırada, ayni soruyu tadım yaparken biz de Mondavi ekibine sorduk: Bir şarabı satın aldıktan [...]

Tarihin Babası olarak anılan ünlü Yunanlı yazar Heredot, Marmaris için; ‘Dünyanın en güzel göğsüne sahip’ demiş vakti zamanında… Aynı zamanda gezi yazıları da yazan Heredot’un benzetmesi çok doğru çünkü Marmaris’e vardığınız anda yemyeşil ormanlarla kaplı dağlara yaslanmış bir kenti yakalamış olursunuz… Ege sahillerinde tatil planlayanlar için; nemsiz havası, her daim hareketli plajları, çılgın eğlenceli uzun geceleriyle Marmaris biçilmiş kaftan… Burası bugünkü haliyle Türkiye’nin en popüler tatil merkezlerinden biri olarak nitelendiriliyor ve bu sıfatı sonuna kadar hak ediyor. Burayı İngilizler çoktan keşfetmiş ve belli ki çok sevmiş. Bir noktadan sonra gördüğünüz her üç kişiden ikisi İngiliz gibi geliyor insana… Burada yapacağınız tatil, bütçenize uyar mı, pahalıya mal olur mu diye düşünüyorsanız [...]

Bir ürünün üretiminde doğayı korumada en önemli unsurlar, ürünün üretim aşamalarında dünyadan iş gücü haricinde ne extra yardım aldığıdır. Şöyle bir ana üretim alanlarının hepsine olmasa da bir kaçına bakalım; Tekstil, gerek iş gücü gerekse doğal olan kaynakları alır. Aldığının bir o kadarını üretimde ve üretim sonrası kullanımda dünya ya kirlilik olarak geri verir. Sürekli enerji kaynakları ister……… Makine ve motor sanayi, tamamen tüm iş gücünü ve alabildiği en üst faydalırı doğadan alır. Kirlilik olarak havayı başta olmak üzere, toprağı geri dönüşümü olmayan yola sokar. Sürekli enerji kaynakları ister……… Yiyecek ve içecek, yirmi dört saat iş gücü, doğanın varlıklarını, doğal besin kaynaklarını erezyona uğratarak genetik bozukluk yapar. Toplumlara protein hücrelerinin [...]

  Paşaeli Şarapları’nın sahibi Seyit Karagözoğlu bu yıl Ocak ayında Paşaeli Şarapları’nın tadımı için Eskişehir’e gelmiş, burada şarap dostlarıyla buluşmuştu. Seyit Bey; ürettiği şarapların arkasındaki hikayeyi, on yıllık emeğini, bu işe olan aşkını samimi olarak anlatmıştı. Seyit Bey’i bu hafta da tadım gecemizde; piyasaya çıkan yeni şaraplarıyla birlikte yine ağırladık. Bu sefer geçen tadımdan farklı şaraplar açıldı ve Eskişehirli şarap severler tarafından yine beğenildi. Gecede açılan şaraplar arasında bulunan Paşaeli 6/N, butik şarapçılığın çok iyi örneklerinden birini oluşturuyor. Karasakız- Merlot ve Petit Verdot üzümünden oluşan 6/N Kaz Dağları’nın kuzeyinde bulunan bağlarda yetiştirilmiş ve ilk etapta burunda ön plana çıkıyor ve biraz havalanınca damakta da dengeli bir tat bırakıyor. Seyit Karagözoğlu’nun, [...]

istenmeyen durumdan kurtulmak için umulan, özlemi çekilen, istenmiş ama elde edilememiş olanlar öncelikli istenmiyenin yerine seçilir. Şarabın hikayesi işte tam burada başlar. İnsanlık tarihinde önemli bir yere sahip uygarlıklar gücünü yitirmeye başladığında günlük yaşam kültürünün  parçaları olan yeme, içme, barınma ve giyinme alışkanlıklarının yerini daha kolay ve ucuz olan alışkanlıklar alır. Bu bir zorunluluktur. Bunun dışında bir eylemin olması durumun diyalektiğine aykırıdır. Bu yer değiştirme süreci hızlı ve derinden kalıcı değişim ile olur. Bu dönemler sınıf ayırımlarını daha keskinleştirir. Bir ara sınıfın doğmasınada neden olur. Topluma bir üçüncü sınıf daha eklenmiş, sınıfların kendi tarzları, davranış biçimleri belirmeye başlamıştır. En üst sınıf, geçmişin davranışlarını geliştirerek devam etirir. Her şeyin en kaliteli [...]

Büyülübağ şaraplarının Türk şarap dünyasını gururlandıran başarısı… 8-9 Nisan tarihlerinde Fransa Bordeaux’da (Bordo) düzenlenen; Fransa’nın en büyük uluslararası şarap yarışması Challenge International Du Vin 2011′de; 38 ülkeden 5000 şarabın katıldığı ISO 9001 sertifikası sahibi yarışmada Büyülübağ İris 2009 Altın Madalya kazandı. Avşa Adası’nda yetiştirilen Adakarası üzümünden elde edilen Büyülübağ İris; kolay içimi ve ferahlatan lezzetiyle şarapseverlerin damağında özel bir yer ediniyor.

Orta Asya toplumlarında gelenekler katı ve acımasızdır. Yüzyıllar boyunca gergin, tavsiz, gülümsemenin büyükleri önünde ayıp sayılan bu durumları değiştirememiş, bunun dışında davranan toplum bireylerini mahalenin delisi sayan gelenekçi, mahalle baskısı ile yaşamıştır. Şaman olduğumuz dönemlerde de toplum kuralları çok katı idi.  Konar göçer bir toplumun, yerleşik yapıya sahip olmayan, oynak, korunaksız bireylerin katı, gülümsemeyen çok az esneyen kuralara karunmak adına sahip olması da doğal. Tarihin ilk evrelerinden bu yana bilinen KEYİF VERİCİ MADDELERİ insanoğlunun bulması, bulduktan sonra her dönemin vazgeçilmez anti-deprasını olması da oldukça manidar bir durumdur insan için. Şu bir gerçektir. İnsan rahatlamış, daha kolay kararlar alabilmiş, uygarlığını, hakimiyetini kurarken içki olarak şarap hep yanında olmuştur. Gergin olmayan, uygarlığını [...]

Geçtiğimiz ay “Şarap Dostları Derneği”; Türkiye’nin genç şaraplarını değerlendirerek tadım yaptı. Türkiye’den 22 üretici firmanın 124 çeşit şarabıyla katıldığı yarışmada Urla Symposium; en yüksek notu alarak Beyaz Dömisek dalında büyük altın ödülünü kazandı. ‘‘II. Ulusal Türkiye’nin En İyi Genç Şarapları Tadımı”nda; 2009 ve 2010 yıllarının genç şarapları; rengi, yaşı ve yapıları göz önüne alınarak puanlandı. Türk Şarapçılığının geldiği düzeyi sektörle birlikte değerlendirmek amacıyla yapılan tadımda altın, gümüş ve bronz madalya kazanan şaraplar aşağıdaki gibi sırlandı. KIRMIZI 2009 – ALTIN o Pamukkale Nodus Shiraz o Urlice Cabernet Sauvignon o Paşaeli “Serena” Cabernet Sauvignon/Merlot o Kavaklıdere Pendore Öküzgözü o Sevilen Centum Shiraz – GÜMÜŞ o Turasan Seneler Öküzgözü/Boğazkere o Doluca Kav Tuğra [...]

Çalıştığım işin en güzel yanlarından biri de çok değerli isimlerle tanışma şansı yakalıyor olmak… Bu haftaki Eskişehir Sensus şarap tadım gecesinde Tomurcukbağ şaraplarının sahibi Prof. Dr. Sabit Ağaoğlu’nu ağırladık. Ve ben; hem Sabit Bey’i hem de eşi Gülcihan Hanım’ı tanıdığım için çok mutlu oldum. Yıllar önce üniversitede doktorasını Kalecik karası üzümü üzerine yapan; Prof. Dr. Ağaoğlu, eşi Gülcihan hanımla birlikte Ankara-Kalecik’te Kızılırmak vadisinde kurdukları bağda üzüm yetiştirmeye başlamış. Kızlarının adını verdikleri Tomurcukbağ; bugün Kalecik’in en güzel köşelerinden biri olmuş. (Oraya gitmedim ama ‘sözün bittiği yerde fotoğraf başlar’ diyerek, fotoğraflardan gördüğüm kadarıyla burası yeryüzüne düşmüş bir cennet parçası. Gülcihan Hanım’ın nazik davetiyle kendimi en kısa zamanda o fotoğraftaki yeşilliklerin içinde hayal [...]